|
Nevşehir’in
de içerisinde bulunduğu Kapadokya Bölgesi, tarih
boyunca sık sık saldırılara uğramıştır. MS.VII.yüzyılda
yoğunlaşan Arap saldırıları, Roma ve Bizans’ın ilk
dönemlerinde Hıristiyanlık üzerindeki baskılardan
zorlanan, işkenceye uğrayan insanlar kendilerine yeni sığınacak yerler
aramışlardır. Bu yüzden de yöredeki yumuşak
tüften olan kayalar oyularak zeminden aşağıya inen
mekânlar meydana getirmişlerdir. Bunun sonucu olarak da
bölgede yeraltı şehirleri yapılmış ve insanlar tehlike
anlarında bu şehirlere sığınmışlardır.
Yeraltı
şehirlerinde ilk yerleşimin başlangıcı kesinlik kazanamamıştır. Bununla
beraber yapılan araştırmalarda Prehistorik döneme ait
aletlerin bulunuşu o dönemde de burada bir yerleşimin olduğunu
göstermektedir. Ancak bu yerleşim sonraki dönemlerde
görüldüğü gibi yeraltı şehirleri
özelliğini taşımamaktadır. Prehistorik Çağ insanı
buradaki mağaralarda yaşamışlardır. Yeraltı şehirleri Bizans
döneminde en gelişmiş şekline ulaşmış ve bu şehirler
kurulurken de büyük olasılıkla önceki
kültürleri yok etmiştir.
Bu
yapılanma
katlar halinde olup, uzun koridorlarla birbirlerine bağlanmış altlı
üstlü barınaklar, evler meydana gelmiştir. Bunların
her birisi de
birbirlerine gizli geçitlerle de bağlanmışlardır. Bu yeraltı
şehirlerinde giriş kapıları özel bir manivela ve yuvalarla
açılıp
kapanabilen yuvarlak taşlarla kapatılmıştır.
Yeraltı
şehirlerinin katlar arasındaki bölümleri birbirinden
ayıran yuvarlak
kapakların dışarıdan açılması mümkün
değildir. Bunların çapları 1-2,5
m. olup, enleri de 30-50 cm. civarındadır. |
Yeraltı
şehri'nin yapılanmasını gösteren harita
|
Ağırlıkları
ise 200 ile 500 kg. arasında değişmektedir. Bu yuvarlak
sürgü taşlarının ortasındaki delik, kapının
açılıp kapanmasına olanak sağladığı gibi,
içeriden saldıran düşmanın
görülmesine ve onlara ok veya mızrakla karşı
konulmasına da yaramaktadır. Bunların yanı sıra saldırıya
açık olmayan bölümlerden ahşap kapılara da
yer verilmiştir. Bu kapılar iki veya üç
sürgülü olarak yapılmışlardır.
Girişlerden
sonra uzun dehlizlere herhangi bir saldırı sırasında içeriye
girenlere karşı üst katlardan mızrakla savunmak
için delikler açılmıştır. Ayrıca saldıranlara
karşı kızgın yağ dökülecek mekânlar da
düzenlenmiştir. Bu güçlü savunma
karşısında yeraltı şehirlerine sığınanlar her türlü
saldırıya karşı kendilerini rahatça savunmuşlardır. Yeraltı
şehirlerinde uzun saldırılara karşı dayanabilmek için de
oldukça geniş depolara da yer verilmiştir.
Yeraltı
şehirlerinde uzun galeriler labirente benzer tünellerle
birbirlerine bağlanmıştır. Bunlar saldırıda bulunanların hareketlerini
kısıtlamak için dar, uzun, alçak ve galeriler
halindedir. Tüften oyulmuş duvarlara aydınlatmayı sağlamak
amacı ile kandil ve mumlar için
küçük oyuklar yapılmıştır. Bu kandillere
keten tohumundan elde edilen, altın sarısı renkte bezir ismi verilen
yağlar konuluyordu. Yeraltı şehirlerinin hiçbirisinde bezir
yağını üreten imalathanelere rastlanmamıştır. Bunlar
büyük olasılıkla dışarıdan temin edilmiş ve
içeride yiyecek maddeleri gibi depolanmıştır.
Yeraltı
şehirlerinin girişlerinde ahırlara yer verilmiştir. Bunun da nedeni
hayvanların dar geçitlerden alt katlara
götürülmesinin zor
olmasındandır. Ahırların duvarlarına oldukça kaba oyulmuş
oyuk ve
delikler açılmış olup, hayvanların yemlenmeleri ve
bağlanmaları da
bunların yardımı ile sağlanmıştır.
Yeraltı
şehirleri yaz ve kış aylarında iklimden çok fazla
etkilenmemektedir.
Bunlarda yemek yenilen ve şarap yapılan mekânlara taşınma
kolaylığından
ötürü üst katlarda yer verilmiştir.
Yeraltı
şehirlerinde yapılan incelemelerde, her ailenin kendine
özgü bir
mutfağı olmadığı, mutfakların ortaklaşa kullanıldığı, yemeklerin de
ortaklaşa pişirildiği anlaşılmıştır |
Yeraltı
şehrinden su
kaynaklarına ulaşım
|
Yeraltı
şehirlerinin girişlerinde ahırlara yer verilmiştir. Bunun da nedeni
hayvanların dar geçitlerden alt katlara
götürülmesinin zor olmasındandır. Ahırların
duvarlarına oldukça kaba oyulmuş oyuk ve delikler
açılmış olup, hayvanların yemlenmeleri ve bağlanmaları da
bunların yardımı ile sağlanmıştır.
Yeraltı
şehirleri yaz ve kış aylarında iklimden çok fazla
etkilenmemektedir. Bunlarda yemek yenilen ve şarap yapılan
mekânlara taşınma kolaylığından
ötürü üst katlarda yer verilmiştir.
Yeraltı şehirlerinde yapılan incelemelerde, her ailenin kendine
özgü bir mutfağı olmadığı, mutfakların ortaklaşa
kullanıldığı, yemeklerin de ortaklaşa pişirildiği anlaşılmıştır.
Kapadokya Bölgesi’nde
günümüzde de kullanıldığı gibi tandır adı
verilen ocaklara geniş yer verilmiştir. Mutfakların
çevresine erzak küplerinin düzenli olarak
yerleştirilebilmesi amacıyla oyuklar açılmıştır.
Yeraltı
şehirlerinde katlar arasında iletişim ve havalandırma sorunu son derece
güzel bir şekilde çözümlenmiştir.
Bunun için katlar arasında 5-10 cm. çapında
haberleşme delikleri açılmıştır. Ayrıca katlardan yukarıya
açılan bacaların yardımıyla da havalandırma sağlanmıştır. Bu
bacalar aynı zamanda su kuyusu olarak da kullanılmıştır.
Bu
şehirlerde uzun süre yaşamı idame ettirebilmek için
yaşama alanları, oturma birimleri ve mezarlıklara da yer verilmiştir.
Yeraltı şehirlerinde tuvalet konusu henüz tam olarak aydınlığa
kavuşmamıştır. Sadece Tatlarin ve Güzelyurt (Gelveri) yeraltı
şehirlerinde tuvalet bulunmuştur.
Kapadokya
ve özellikle Nevşehir’deki yeraltı şehirleri
Kaymaklı ve Derinkuyu’da bulunmaktadır. Derinkuyu ile
Kaymaklı yeraltı şehirleri arasında bu iki şehri birbirine bağlayan 9
km. uzunluğunda bir tünel bulunmaktadır. Yöredeki
bazı yeraltı şehirleri arasında bu tür tünellerin
bulunduğu sanılmaktadır.
Bu
şehirlerde arkeolojik araştırmalar yapılmış, bir
bölümü temizlenerek ziyarete
açılmıştır. Bunlardan Derinkuyu Yeraltı Şehri
Nevşehir’e 29 km. uzaklıkta 85 m. derinliğinde yedi katlı bir
şehirdir. Buradaki bölümler geniş eğimli, basamaklı
koridorlarla birbirine bağlanmış mekânlardır.
Derinkuyu’da iki ve
üçüncü kattan sonra 214 basamakla
daha alt katlara inilmektedir. En alt katta da haç planlı
bir kiliseye yer verilmiştir. Derinkuyu ve Kaymaklı’daki
yeraltı şehirlerinde 15.000-60.000 kişinin barındırdığı da
sanılmaktadır.
|