|
Tarih
İlçemiz
çok eski tarihe sahiptir. Öyle ki
ilçemizde ilk
yaşam belirtilerinin tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen
en eski tarih ASUR kolonilerine uzanmaktadır. M.Ö 3000
yıllarında
ASURLULAR ilçemizce yaşayan en eski yerlilerdir. ASURLULAR
döneminde ilçenin adı MELAGOBİA, MELAGOBİ veya
MELAGÜBÜ olarak bilinmektedir.
İlçesi
içerisinde ilk yerleşik hayata geçenler ise
Bizanslıların
Anadolu'yu fethinden sonra başlamıştır. Bu tarihten sonra Kapadokya
bölgesine yerleşen Bizanslılar Derinkuyu'da da ilk yerleşik
hayatı
başlatmışlardır.
Türklerin
Gelişi
İlçemize
Türkler 1071
Malazgirt savaşından sonra gelmişlerdir. Alparslan komtasında ki
Selçuklu ordusu anadolunun kapılarını Türklere
açmasından sonra Derinkuyu'ya da Türkler yerleşmeye
başlamışlardır. Uzunca bir süre Hristiyan ve
Müslüman
toplumlar Derinkuyu içersinden barış ve huzur
içerisinde
yaşamışlardır.
Yakın
Tarih
İlçemiz 1920 yılında bucak, 1930 yılında kasaba ve 1 Nisan
1960
yılında da ilçe olmuştur. İl olarak Nevşehir vilayetine
bağlıdır.
Ayrıntılı Tarih
İçme
suyunun 65-70 m.
derinliklerdeki kuyulardan sağlandığı için
Melegübü
olan ilçe adı Derinkuyu
olarak 1927'de bucak merkezi olunca verilmiş.Derinkuyu adı
Melegübü isminden
önce Malakopea, Malagop, Melegob, Melegobi gibi birbirine
benzer
isimlerle
anılıyordu, ancak resmi kayıtlarda Osmanlı dönemindeki adı
Melegübü,
Bizanslılar zamanında ise Melagobi veya Malakopi’dir.
MELEGüBü ve MELAGOBİ
isimleri farkı kaynaklara göre aynı anlam yüklenmiş
olup
Hitit ya da Kapadokya
dilinde " zor geçim" anlamına geldiği
görülmektedir.
Bazı kaynaklarda
da Eti dilinde "zor geçim" anlamına geldiği bilinmekte ve
Kapadokya
dilinden söz edilmemektedir. Bilge UMAR'a göre ise
MALAKOPEA,
" bu
kentçilik hakkında bilgi veren Honigmann özetle,
Malakopea
"bugünkü"
(kendi zamanında) Melegop'un Bizanslılarca kullanılan adıdır diyor ve
aynı
kentçiğin Arap yazarlarınca Malakubiye diye anıldığını
söylüyor. Söz
konusu edilen, Nevşehir iline bağlı ilçe merkezi
Derinkuyu'dur.
Bu kasabanın
tarihsel adı, yakın zamana Kadar, Türk ağızında
Melengübü biçiminde
kullanılıyordu. Adın öz biçimini bilmiyoruz. Belki
bunun
Malakopea biçimindeki
Malak bölümü, Malagina adının Malag
bölümüyle aynıdır. Malakopea adı
halen
dilindeki Malakos (= Yumuşak) sözcüğü ile
bağlantılı
,imiş gibi görünürse de o
dilde anlam taşımaz. Malagina, İzmit ile Eskişehir arasında yaklaşık
orta
yerde, bugünkü Osmaneli Kasabası dolaylarında bir
erken
Bizans çağı
kentçiliğidir. Bunu görebiliyoruz, ancak
tümüyle
adın öz biçimini ve anlamını
çıkaramıyoruz. Burada, görünür
ilkçağ
kalıntısı yoksa da, ünlü (şimdiki
Derinkuyu adının nedeni olan yeraltı kenti, daha doğrusu yeraltı
barınak ve
sığınaklar düzeni, tarihsel kalıntı açısında
yöreye
yoksul dedirtmez. Bilge
UMAR'ın Malakopea adının Bizanslılar tarafından kullanıldığına atıfta
bulunarak
Ernst Honıgmann'ı kaynak göstermektedir. Honigmann, Bizans
devrinde imparator
Leon IV. ve Kontantinos VI. devrinde kitabelerden birisine
göre
(takriben 778
yılında) kalelerden söz edilmektedir. Arap coğrafyacısı ibn
Hurdazbih, bu
kalelerden söz ederek; "ona göre Kappadokia bunlardan
başka
daha 14 kaleye
sahip bulunuyordu ki bunların arasında yeraltı mağraları, civarlarında
(Matamir) : Macide, Balisa, Malandasa, Küniya,
MALAKüBİYA,
Tavala, Barbava ve
Salamün vardı, diyerek bunları mevkilerini hatırlatarak
MALAKüBİYA'yı bugünkü
MELEGOB olarak açıklamaktadır. 806 yılında Hârun
ar-Raşid
tarafından
fethedilmiş bütün kalelerin Kappadokıa kleişura'sına
ait
olmaları şüphelidir,
demekte ve bu kaleler içinde Malakubiya'da bulunmaktadır ne
olduğunu ve bunun
hakkında kaynaklarda bilgi bulunmadığını söyler." demektedir.
Ancak, yazar Mücem- ül Büldan
isimli eserlere
dayanarak MELEKOPYE, " değirmen taşı kesilen yer " demektir. Buranın
dağlarından değirmen taşı kesilir. Civarında bütün
beldelerin
değirmen taşları
bu dağdan temin edilir. Ayrıca buranın bir Rum şehri olarak
gösterilmiştir.
Meagobi, adının anlamı üzerine Hakkı Atamulu'nun
açıklaması
ise şu şekildedir:
Malagobi yöresi, eski adı Malagobi ya da malagobia idi. Burada
Rum
- Türk
karışımı dört Köyle, dört de Türk
köyü
vardı. Rum köyleri şunlardı: Anaku
(Kaymaklı), Şilata (özlüce-zile), Tila, (Til),
Floytanu
(suvermez). Türk
köyleri isi çakıllı, Doğala,
Yazıhöyük ve
Tatlardı. İlk Hıristiyan Rumlar ırk
olarak, bütün peygamberler gibi Sami ırkındandır.
Onları
Derinkuyu'ya 5 km.
kuzeyde bugün Gobya Deresi denilen yerde oturuyorlardı.
Buradaki
sığnakları
azlığı, Derinkuyu düzlüğüne
göç etmelerine
neden oldu. Malagobi adı da, bu iki
yörenin adları birleşterilerek verilmiştir. Rumca "
Yumuşak
anlamına gelen .sözcük
"Malaku"dur. Derinkuyu'nun kumları incedir, basınca esner; o nedenle
yumuşak sayılır. Gobya Deresi'nden gelen "Gobi"
sözcüğü
"Yumuşak" anlamındaki "Mala" ile birleşerek Malagobi ya da
Malagobia olmuştur. "Gob" sözcüğü ne
Türkçe,
ne de Rumca dır. ölü
dillerden olsa gerek. Rumlar buradan gittikten sonra, kuyuların
derinliğinden
ötürü,yöre halkı buraya
"Derinkuyu"demiştir Bilge
Umar,ın Malakopea
isminin anlamı üzerine düşünceleri,Hakkı
Atamulu'nun
açıklamalarına uymadığı
görülmektedir.Umar,bu konuda kapsamlı araştırmalar
yaptığı;
"Mala","Mele" kökleri ve anlam benzerliği hususundaki
düşünceleri şöyledir:"Mala"
parçasının geç
dönemde Rum ağzında
"Mela" edilmesinin olası nedenini Ramsay görmüş ve
açıklamıştır:Mela,
Hellen dilinde "Kara, Esmer" anlamlarındadır." Mala; "
Mela" biçiminde kullanılmış olabilir 1896'da kaleme alınmış
olan
"
Kayseri Metropolitleri ve Malumut- ı Mütennevvia" adlı
kitabının
yazarı
İoannes İoannidis'e göre MELEKOPİ :" Eneği'nin cenubunda ve
iki
saat kadar
uzak mesafede Melekopi yahud Malakopi karyesi kaindir. Mezkur
karye zamanı
kadimde Malagya tesmiye olduğu gibi ismi şimdiki olan Malakopi Kelimesi
dahi ya
Malakoplan = çok yorulmak, yani karyenin suyu olmadığından
ahalinin kuyulardan
bin zahmetle su çektiğinden ileri gelmiş ve yahut yarım saat
mesafede olan ve
kopla deresi tesmiye olunup, ellan yıkıntı ve harabeleri
müşhada
edilmekte olan
mahalin haneleriyle birleşmiş ve meskur dere her iki mahali ortadan
kesmekte (
Rumcası Kopta) olduğundan kopia ismi almış, olmakla, Melekopi dahi
Melastis
Kopias yani kopia'nın bir kısmı denmeye başlanmıştır.
Karyenin
şark
cihetinde ve biraz uzakta Ayalavra denilen bir dağ vardır ki ( Til
tepesi işaret
edilmektedir) bunun eteğinde düz ve kumluk bir
küçük ova olup, yazın müteaddit
sinir hastalığından muzdarip olanlar bu kuma giderek şifa bulurlar. Bu
ovanın
ön tarafında pek çok bağ ve meyvadar
ağaçlı
bahçeler vardır. Melekopea,
Melegobi, Melegübü,
Melengübü’nün
dışında Melenköy ismiyle de Derinkuyu'nun
eski adı anılmaktadır. XXVIII yy. da Niğde'ye bağlı bir köy
olan
Melenköy'de
ikişer han mevcut olup otel yoktur; denilerek hanların durumu hakkında
bilgi
vermektedir: "Hanlar Kar-ı kadim ve ekseriyetle fevkani odaları ikamete
mahsus olup Kısm-ı tahsaniyeleri ahur, samanlık ve kahvehaneden
ibarettir. Melegobi
veya Melegübü adının Derinkuyu adı ile değiştirilmesi
ilçenin vaziyeti ve
coğrafyası dolayısı ile bir uygunluk arzettiği
görülür.
Tarih içinde bu
yerleşim yerinin; kuyuların derin oluşu, suların azlığı; baştan başa bu
steplerde yaşayanların adeta makus hayatla iç içe
oldukları görülür. Nitekim
yazar’da “Yeraltındaki oyuk labirentlerin ve gizli
yerlerin
keşfinden sonra
Türkler bu kasabayı “Derinkuyu” olarak
adlandırdı.
Geçmişte bununla birlikte
“Melagobia” olarak adlandırılıyordu. Bizanslı
kronoloji
bilimcileri onu “
Malacopaia” adlandırıken 9. yy.da bir arap coğrafya bilimcisi
onu
bölgenin yer
altı maddelerini de gözönünde bulundurarak
“Malakubiya” olarak
tanımladı. Bu düşünceler de
gerçeği
yansıtmaktadır. Şu halde İ.
İoannidis’in dediği: Malakoplan (Malakopi);
“çok
yorulmak ve Hitit diline göre
de “zor geçim” olarak adlandırılması bu
adın izahı
açısından pek tabiî geliyor.
Kuyular ve zorlukların yaşanması aklın alabileceği bir haldir. Bununla
beraber
İ. Hakkı Konyalı’nın ileri sürdüğü
“Değirmentaşı kesilen yer” adı da uygunluk
arzettiği görülmektedir. Ancak bu farklılıklar
iç
içe olmasıda mümkündür.
Farklı medeniyet ve farklı görüşlere rağmen Hitit
dilindeki
anlamı çeşitli
kaynakların itibar ederek kullandığı bir tanımlama olarak dikkatlerden
kaçmamaktadır.
Ayrıntılı
Tarih bölümü Osman Aytekin'nin
Dünden Bugüne
Derinkuyu İsimli kitabından alınmıştır.
|